ZIRHIN ÖTESİNDE / BEYOND THE ARMOUR

ZIRHIN ÖTESİNDE

BEYOND THE ARMOUR

17 Ekim – 27 Kasım 2015

İbrahim Resnelli

Baktığımız ve Gördüğümüz Diptik Kağıt üzerine karakalem 100 x 300 cm 2015

 

Zırh Kuşanmış Desenler
İbrahim Resnelli, “Zırhın Ötesinde” ismini verdiği ilk kişisel sergisi ile ilişkilendirdiği ve sanatçı kimliğinin hüküm sürdüğü bireysel felsefi dünyasında kendine sanatsal yaratıma dair bir takım kavramları hareket noktası olarak belirler ve izleyicilerinden yapıtlarını zihinsel ve ruhsal bir yolculuk içerisinde okumalarını talep eder.
Resnelli çerçeve, cam gibi desenlerini saran öğeleri – hatta desenin kendisini dahi – zırh olarak tanımlar. Sanat yapıtının sanatçının zihninden ayrılışı ve form kazanmasını bir anlamda zırh kuşanması olarak tarif ederek bu durumu sorunsallaştırır ve izleyici konumundaki bizlere düşenin zihinlerimiz, ruhlarımız, algılarımız ve duygularımız yoluyla yapıtla iletişim kurarak bu fiziksel “engelin”, bu koruma kalkanın ötesine geçmek olduğunu ima eder. Yalnız böyle yapmakla sanatçı hem yapıtlarını hem de izleyicilerini savaşçı konumuna yerleştirir. Zira içerdiği anlamı gizlemek ve korumak için zırhlara bürünmüş desenler ile anlama yaklaşmak uğruna mücadele veren veya vermek arzusunda olan izleyicileri, zihinsel ve duygusal bir savaşıma davet eder. Bu bağlamda zafer, anlama yakınlaşmak veya ideal olarak anlamı kavramak şeklinde tanımlanabilir. Sanatçı, bu kudretli iletişim anı için umut beslemekte ve onun olasılığını kutsamaktadır.
Resnelli, yapıtlarının varlıkları gereği zamanın ötesinde bir yabancılık ve uzaklık temsili içerdiğini, dahası bu uzaklık meselesinin sadece birbirimiz arasında olan uzaklıktan ibaret olmadığını, aynı zamanda kendimize olan uzaklığa da işaret ettiğini ifade eder. Her şeye rağmen bitimsiz bir iyimserlikle sanatçı, sanat ve duyumsayan bakışımızla sanatı sorgulamamız yoluyla bu zırhın, mesafenin ötesine geçebilmemizin olası olduğuna tereddütsüz inanmaktadır.
Çalışmalarındaki görsellerin değişken yapılar taşımasının (el, ayak, portre, nesne gibi görsel yapıların bir arada oluşunun) özünde ayrıntıdan öteye gitmediğini savunan sanatçı, anlama, ruha yani zırhın ötesine ulaşmaya çalışmanın asıl gayret ettiği şey olduğunu vurgular. Görüneni gerçekçi bir üslupla fotokopi etmenin ötesinde ve karşısında bir duruş benimser. Sanatçının odağında varoluş biçimleri bulunmaktadır ve zırhın gerisinde var olan ruhu / anlamı görünür kılmak yegâne gayesidir.
Resnelli, desenlerinin daha ilk bakışta izleyeni yakalayan hiperrealist virtüözitesinin farkında olmakla birlikte, yapıtlarının kavramsal alt metinlerinin asıl önemi taşıdığının altını çizer ve bu yaklaşımı tanımlamak için “kavramsal gerçekçilik” ifadesini kullanır. Zira arzuladığı salt görünen gerçekliğin çizimsel aktarımından ziyade, kavramsal düşünüşe imkân sağlayan ve bu yolla da “çıplak gerçekliği ve zırhı da aşarak, çıplaklığın ve zırhın gerisinde var olan ruha / anlama ulaşmayı ve bu ruhu / anlamı görünür kılmayı amaçlayan, varoluş odaklı çalışmalar” üretmektir. Benimsediği sanatsal yaklaşım onun ruh-beden, boşluk-madde, fizik-metafizik gibi ikilikleri derin bir şekilde incelemesine olanak sağlar. Görünen üzerinden görünmeyeni ifşa etmeye çalışan sanatçı bu bağlam içerisinde zırhı, ötesine ulaşılması gereken görünümler dünyası olarak açıklar. Zamanda akarak yok oluşuna ilerleyen her şeyin kendisine fiziki varlığın ötesinde bir bakışla bakılmasını talep ettiğini ifade ederken desenlerinde var olanın, maddenin ötesini anlama ve aktarma uğraşı içerisinde olduğu hissedilir.
Tüm bu düşünceleri göz önünde bulundurarak Resnelli’nin “Zırhın Ötesinde” isimli sergisindeki yapıtlarına yöneldiğimizde sanatçının bakışlarını ve kalemini en yakınına, kendi bedenine çevirdiğini, “Motivasyon Çürümesi” triptiğinde olduğu gibi zorlu iç sorgulamalarla boğuşan otoportreler, bedensel gözlemler üzerinden beden ötesine geçme, gözle görülemeyeni keşfetme, tanıma ve anlama gayretine tanık oluruz. Desenlerinde dışsal gözlemler, izleyicinin de anlamlandırma sürecine dahil olmasıyla birer birer içsel gözlemlere dönüşür.
“Ağırlık ve Hafiflik” adlı triptik çalışmasında orta kısımda yer alan imgede harekete geçmek üzere olmanın verdiği gerilimli fakat durağan dinamizm gözlenir parmak ucunda duran ayaklarda. Figürün niyeti hakkında bir fikrimiz olmamakla birlikte hikâyeyi kurgulamak bize kalmıştır. Havalanmış ayaklar görürüz triptiğin sağ ve sol yanlarında. Figür korku veya bıkkınlık içerisinde bir şeylerden mi kaçmaktadır, yoksa göremediğimiz bir engelin üzerinden mi atlamaktadır? Belki göğe yükselen bir aziz figürüdür karşımızdaki? Anın öncesi ve sonrasını kurgulamak bilinçli bir tercih olarak izleyene bırakılmıştır.
“Baktığımız ve Gördüğümüz” adlı diptikte yorganın üzerinde zarifçe uzanan el bizi hızlıca geçmişe savurarak Sistina Şapeli’nin tavanındaki ilk insanın yaradılış ve ruh kazanma anına götürebilir. Diptiği oluşturan sağ taraftaki desen aynı imgenin daha az detay içeren yansımasıdır, burada desen ile illüstrasyonun flörtüne tanık oluruz. Diğer yandan yapıtın başlığında da belirtildiği gibi Resnelli, baktığımızın ne kadarını gerçekten görüyoruz, neleri yakalayıp, neleri kaçırıyoruz gibi soruları kendimize yöneltebileceğimiz ortamı sağlar.
Resnelli’nin yapıtlarına verdiği isimler hem dil duyarlılığının yüksek olduğuna, dilsel ifadeye inanç duyduğuna işaret eder hem de kendi yaratım dilini çözebilmemiz için bizlere sunduğu ipuçlarıdır. “Çarpışma” gibi kimi yapıtlarında desene kendi kaleme aldığı yazılar da eşlik eder, imgeyle birleşerek bizi derin duygu ve düşünce dizgelerine çeker.
Sanatçının tüm çalışmalarında öne çıkan bir diğer unsur da boşluktur. Desenleri içinde bulundukları beyaz alanların yarattığı boşluğun saf gücünden, sonsuzluğundan, doğurganlığından beslenir. Resnelli, bu dokunulmamış, beyaz alanlar sayesinde kâğıdın üzerine attığı çizgileri öldürmediğini ve onlara bir varoluş alanı da bırakmış olduğunu söyler. Desenlerinin nefes alabilmesi için bu boşluklara ihtiyaç duyduklarını görürürüz. Aynı zamanda boşluğun kimi yapıtlarında kendi karakterini kazandığını da gözlemleyebiliriz. Örneğin, “Motivasyon Çürümesi” adlı triptiğine geri dönecek olursak soldan sağa desenleri incelerken boşluğun giderek yapıta egemen olduğunu görürüz. Boşluk bedeni yavaş yavaş sarıp adeta yutarken figürü derin bir uykuya veya yokluğa, hiçliğe belki ölüme çekmesine de tanık oluruz. Bu yaklaşım yerine triptiği tersinden okursak, zıt bir yorumla, yokluktan varlığa / bedene geçiş veya derin uykudan uyanış ve hayatla, varoluşla yüzleşme gibi durumlar gözlemleriz. Yapıt sonsuz bir döngü içinde varlık-yokluk, uyku-uyanış, doğum-ölüm, başlangıç-son ikiliklerini harekete geçirir.
İbrahim Resnelli, “Zırhın Ötesinde” adlı sergisinde kimi zaman kâğıda, görünen gerçekliğin ötesindeki hakikate ulaşmayı arzu eden, gerçekçi desenler çizerek, yaşamı ve duyguları mercek altına aldığı yazılar ekleyerek, kimi zaman da verimli boşluklar bırakarak bireysel sorgulamalarını somutlaştırır. Zırh olarak tanımladığı biçimsel unsurları aşmak için izleyicilerini zihinsel ve duygusal bir savaşıma davet eden sanatçı galibiyetin kıymetli bir iletişim anı taşıdığını vaat etmektedir.
Alev Berberoğlu