KATILAN SANATÇILAR

KATILAN SANATÇILAR

Katılım Dönemi: 3 Aralık 2019 – 31 Mart 2020

ALP İŞMEN


1962 yazında İstanbul’da doğdu ve bir kaç sene içerisinde sanatın büyüsüyle renge, söze ve müziğe gönül verdi. İlk önce izlenimcilere ve klasik müziğe ve sonra şiire. 1980’de girdiği Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu’ndan 1984’te Marmara Üniversitesi öğrencisi olarak mezun oldu ve 5. Günümüz Sanatçıları sergisinde bir gravürü sergilenmeye değer bulundu. Baskı resim okumasına rağmen hayatını grafikerliğin tüm dallarında çalışarak sürdürdü. 2003 yılında Karşı Sanat’ta düzenlenen “Bu Sergi Aileye Mahsustur” karma sergisine konuk sanatçılardan biri olarak katıldı. Yeni çalışmalarını 2017’de düzenlenen Cİ sanat fuarında ve 2019’da Pilevneli Project Mecidiyeköy’deki Kağıt İşler karma sergisinde sanat severlere sundu. Çalıştığı süre zarfında edindiği birikimlerinden süzdüğü resim üretme arzusuyla 2011 yılından bu güne atölyesine kapanıp yağlıboya tablolar, desenler ve dijital işler üretmeye devam ediyor. Sanatında sevinç arayışında olduğunu vurgulayan sanatçı halen doğduğu şehirde yaşıyor ve üretiyor.

 

Katılım Dönemi: 27 Aralık 2019 – 25 Şubat 2020

HELENA KAUPPILA


Matematik’ten görsel sanatlara yönelen Helena Kauppila, öğrenme ve bilgi üretme mekanizmalarından derinden etkilenerek sanatsal üretimini gerçekleştirmektedir. Perspektifleri birleştirmek ve özellikle de konuşma ve etkileşimler için alan yaratmak ilgi alanları arasındadır. Kauppila, California Institute of Technology’de Bilim anabilim dalında lisansını; Columbia Üniversitesi’nden ise Matematik alanında doktorasını tamamladı. Larry Poons ve Anita Steckel ile çalıştığı New York Sanat Öğrencileri Birliği’nde Reginald Marsh ve Meyers Marsh bursunu aldı. Sanatın benlik hakkında yakın bir farkındalığın daha muhtemel olduğu alanlar yaratma kapasitesine inanan sanatçı, çalışmaları yoluyla bireyselliği keşfediyor. Kauppila, şu anda Almanya’nın Berlin şehrinde yaşıyor ve çalışıyor.

Katılım Dönemi: 1 Nisan – 30 Haziran 2020

IŞIL ÇELİK


Işıl Çelik lise eğitimini 2005 yılında Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi Resim Bölümünden okul birincisi olarak tamamlamıştır. 2009 yılında ilk lisans eğitimini Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümünde tamamlamıştır. Bu yıllarda, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Arkeoloji Bölümünde, Tarihi Eser Çizimi üzerine ders vermeye başlamıştır. 2010 yılında ikinci lisans eğitimini Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Seramik ve Cam Tasarımı Bölümü’ne girerek başlatan sanatçı, 2011 yılında Çift Ana Dal Programı ile Sahne Dekorları ve Kostümü Bölümü’ne girmiştir. Her iki bölümden de 2018 yılında mezun olan sanatçı, uzun yıllar akademi içerisinde, disiplinler arası sanat eğitimi alırken, birçok yerli ve yabancı sanatçının yanında, farklı materyal ve disiplinlerde çalışma, imkanı bulmuştur. Birçok yayın, karma sergi ve sahne tasarımında yer alan sanatçı, İstanbul’da yaşamakta ve çalışmalarını sürdürmektedir.

Daire Sanat, 1 Nisan – 30 Haziran 2020 tarihleri arasında Açık Atölye Sanatçı Programı’nın üçüncü konuğu olarak Işıl Çelik’i ağırladı. Sanatçı dünya genelinde yaşanan pandemi nedeniyle atölye dönemini karantina koşullarında evinde üretim yaparak geçirdi. Programı bu zor şartlar altında ve ziyaret edilemeden tamamlandıran Işıl Çelik’in proje sergisi 5 Eylül Cumartesi ve 8 Eylül Salı günleri saat 11.00-18.00 saatleri arasında Daire Sanat’ta ziyaret edildi.

Işıl Çelik, karantinada sosyal ve fiziksel izolasyon içinde geçirdiği üç ay süresince; antropoloji bilimi ile başlayan “üstün ırk” ve “ilkel” kavramlarının, yüzyıllarca toplumlar üzerindeki ayrıştırıcı etkisinden yola çıkarak “Alt-Üst” isimli projesi üzerinde çalıştı.

15 Eylül – 15 Aralık 2020

EVRİM KAVCAR & ELİF ÖNER: “Hassas Sesler Sözlüğü”


1976, İstanbul doğumlu Evrim Kavcar MSGSÜ Heykel Bölümünden 2010 yılında mezun oldu. Sanatta Yeterlilik çalışmasını (2011) MSGSÜ’de verdi ve 2013’ten bu yana Mardin Artuklu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde teori ve atölye dersleri vermektedir. Evrim Kavcar son dönemde dilbilimsel, tarihi ve arkeolojik unsurlardan yararlanarak, toprağın sessiz tanıklığının anlamını irdeleyen anlatılar oluşturmaktadır.

1980, İstanbul doğumlu Elif Öner Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümünden mezun oldu. Yüksek lisans eğitimine Marmara Üniversitesi ve Weissensee Kunst Hochschule Resim Bölümünde devam etti. Elif Öner son dönem çalışmalarına; gerçeklik, hakikat, bilinçdışı, anı ve hafıza kavramlarına yoğunlaşarak devam etmektedir.

Kavcar ve Öner ikilisi, ortak üretim pratiklerine 2019 Şubat’ta başladılar. Sanatçıların “sözlük” olarak nitelendirmeyi tercih ettikleri Hassas Sesler Sözlüğü projesinin sürdürülebilirliği için gereken alanı Daire Sanat Açık Atölye Programı ile sağlanıyor. Sanatçılar bu Açık Atölye Programı içerisinde, gerçekleştirdikleri Sevgili Okuyucu adlı söyleşi dizilerinde farklı

disiplinlerden davetlilerin yaptığı konuşmaları, gündelik yaşamdaki değişimleri gözeterek deşifre edecekler. Ses ile malzeme arasındaki ilişkiyi ele alan egzersizleri, jest ve mimik odaklı performatik çalışmaları Daire’nin ziyarete açık olduğu günlerde ziyaretçilerle birlikte gerçekleştirecekler. Sanatçılar bu çalışma kapsamında SAHA Sürdürülebilirlik Fonu almaya hak kazandılar.

 

15 Eylül – 15 Aralık 2020

NEJBİR ERKOL: “97 Adım”


1995 Mardin doğumlu sanatçı, Mardin Artuklu Üniversitesi Güzel Sanat Fakültesi Resim Bölümü’nden 2018’de mezun oldu. Halen Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Resim Ana Sanat Dalı’nda yüksek lisans eğitimine devam ediyor. Büyüdüğü şehre, yağıştan ıslanan toprağa bir roket düşüp toprağın onu içine alması ve bu alanın yerleşim yerine sadece 97 adım uzaklıkta olması sanatçıya yaşananları kırılganlıkla ilişkilendirmesine yol açıyor. Sanatçı, Daire Sanat Açık Atölye Programında 97 adımla ilgili toprak, mesafe, yağmur imgeleri üzerine video, enstalasyon ve performans gerçekleştirecek. Sanatçı, eş zamanlı olarak A4 Atölye Müşterek İşler Projesi ve Arter Araştırma Programına katılıyor.

İlkbahar Dönemi Şubat- Mayıs 2021 

ÖZGE ENGİNÖZ: “Alfabe”

Özge Enginöz, 1981 Balıkesir doğumludur. Yıldız Teknik Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümünden mezun olup bu döneme kadar altı kişisel sergi düzenlemiştir. Yurtiçi ve yurtdışında birçok karma sergiye katılmıştır.

Özge Enginöz, konuk sanatçı programı kapsamında üç ay boyunca Alfabe adlı projesi üzerinde çalıştı. Sanatçı Virginia Woolf’un Deniz Feneri kitabı ve günlüklerinden alıntıladığı cümlelerle kolajlarlarını bir araya getirerek bir video kitap tasarladı. Sesli metin ve kolajlarla bir bütün oluşan kitabı program sonrası basım aşamasına getirmek ise projenin ikinci basamağını oluşturacak. 

 

 

İlkbahar Dönemi Şubat- Mayıs 2021

ÖZGÜL KAHRAMAN: “Üç İhtimal Üzerine”

Diyarbakır’da dünyaya gelen Özgül Kahraman ilk ve orta öğrenimini Diyarbakır’da tamamladı. Akdeniz Üniversitesi Heykel Bölümü (2010) ve Seramik Bölümü (2011) olmak üzere çift anadaldan mezundur. 2012’de başladığı Gazi Üniversitesi, Bileşik Sanatlar alanında, Yüksek Lisans programından 2015’de mezun oldu. Aynı yıl Gazi Üniversitesi Heykel Bölümü, Sanatta Yeterlilik Programı’nı kazandı ve 2019’da tamamladı. Çalışmalarını disiplinlerarası sürdürmektedir.

Özgül Kahraman, son altı aydır görme yetersizliğinin insan yaşamına yansımaları üzerine yoğunlaşmaktadır. Bu bağlamda görme engelli bir öğretmenin desteğiyle Braille alfabe sistematiğini öğrenen sanatçı, çalışma pratiğine yansıyan bu sistematiği Üç İhtimal Üzerine adlı projesinde kullanıyor. Görme yetersizliği olan bireylerin hayat dinamiklerinde ilham alan Üç ihtimal Üzerine projesi iletişimin imkan ve imkansızlıklarını, insanın soyut olarak inşa ettiği yaşam dinamikleriyle sorgular. Tikelden tümele  doğru yol alan bu çalışma serisi, görmeme ya da az görmeden kaynaklı eşitsiz durumları, insan yaşamındaki anlamlandırma ölçütlerini anlamsızlaştırarak sorgular.

 

 

Sonbahar Dönemi:  Eylül-Aralık 2021

ASLI IŞIKSAL & ESRA OSKAY: “Ofis Yeşili”

Aslı Işıksal, insanın domestik, gündelik yaşamından yola çıkarak dünyanın içinde bulunduğu durumun bir haritasını çıkartmayı hedefler. Sanatçının uyku hali teması etrafında şekillendirdiği 3d baskı heykelleri, insanın doğa karşısında risksiz, korunaklı rutin yaşamını betimler. Son dönem çalışmalarının temeli ise, biyolojik, ilkel olan birinci doğa ile burada kendine yer açarak ikinci bir doğa kuran insanın ilişkisine dayanmaktadır. Sanatçı, kendi içinde hareketlilik ve canlılık taşıyan rüzgâr, gökyüzü, su gibi doğaya ait elemanları durağanlık ve eylemsizlik halindeyken irdeler. Kimi zaman birbirine karşıt, kimi zaman da geçirgen olarak konumlanan bu doğa çekişmeleri, sanatçının resimlerine ve 3d heykellerden oluşan düzenlemelerine konu olmuştur.

 

Esra Oskay, kamusalın değişen yüzü, duygu politikası, iktidarın materyal dünyası üzerine düşündüğü çalışmaları gündelik olanın politikası üzerine odaklanıyor. Görünürde makul olanın ardındaki kompleks yapı, tamamen rasyonel olarak kanıksanan kararların altındaki duygusal ekonomi, tercümesi mümkün olmayanın kendini hissettirdiği pürüzler ve aksaklıklara yerleşen bir süreci takip ediyor. Bu çerçevede ortaya çıkan çalışmalarında, araştırmanın seyrine göre belirlenen araçlar ve malzemelerle çalışmayı tercih ediyor.

 

İnsanın dünya üzerindeki hakimiyetinin merkeze yerleşmesiyle doğa, insanın konfor alanı adına yarattığı çevre ile kendi dinamikleri içinde devinen bir doğa tanımı içinde parçalanır. Kentin, doğal alanları alınır satılır arsalara dönüştüren ekonomisi içinde, sınırlı bir sahada mümkün olduğunca verimli kullanılması gereken bir şeye dönüşür doğa. İnsan eliyle sınırlandırılmış bir doğa parçası olarak parkın yapay çevre ile olan ilişkisi, farklı amaçlara yönelik kurguları aynı anda içerirken bu doğrultuda gerçekleştirilecek eylemi de belirginleştirmesi dikkat çekicidir. Bu anlamda kentin içinde doğaya açılan alanlar olarak parklar, gündelik hayatta doğayla olan ilişkimizi ve daha fazlasını gösterir. Park, bir rekreasyon alanı, şehir içinde kısıtlı bir yeşil alan, özel günler için seçilen bir fotoğraf sahnesi, çocuk parklarının çevresi, mahalle forumlarının toplanma alanı olduğu kadar geceleri evsizlerin evi, şehrin illegal işlerinin sahası da olur. Park, farklı mekanları ve işlevleri birbirinden görünmez sınırlarla ayırır, kentin kompartmanlaştırılmış yaşantısı içinde şeffaflığıyla tezat oluşturur.

 

Sanatçılar Açık Atölye kapsamında, park kavramını bu çok yönlü heterojen yapısıyla inceleyecek, kent içindeki rolüne odaklanacak ve bu saha çalışmasından yola çıkarak bir ekip olarak sanatsal üretimlerinin sınırlarını yeniden test edecekler. Kapalı mekanların tehditkâr, tehlikeli ve bulaşıcı olduğu bir dönemde yeniden talep edilir alanlar haline gelen parklar, yeniden bakış alanımıza girerken kentin içinde yeni anlamlar kazanmaktadırlar. Ankara-İstanbul ekseninde hayata geçirilmesi planlanan proje farklı şehirlerdeki farklı parkların kullanım biçimlerini, buradaki eylem dağarcığını inceleyerek parkın çeşitlenen yüzlerini göstermeyi tasarlamaktadır. Bu anlamda parka dair bellekte kalan, hatıra fotoğraflarına yansıyan ya da Instagram hikayelerine düşen temsiller, bu projenin ana merkezini oluşturur. Parkın sunduğu görünür işlevleri kadar zamanla değişen biçimlerini de yakalamak için bu temsiller proje çerçevesinde kilit bir rol oynayacaktır.

 

 

Sonbahar Dönemi: Eylül-Aralık 2021

GİZEM ÜNLÜ & MERVE VURAL: Dalga, Denge, Döngü

Gizem Ünlü’nün süregelen pratiği çoğunlukla metin üzerinden dilde başlayıp, mekan ve malzeme düzleminde vücut buluyor. Sanatçı çalışmalarında konum, sınır, yüzey, boşluk kavramlarıyla ilgileniyor ve dil, bellek ve mekan arasındaki ilişkileri araştırıyor. Üretim sürecimin büyük bir kısmı yazarak, görsel/işitsel notlar alarak, kelimeleri ve kavramları açıp onlarla oynayarak, yeni bağlantılar kurarak ve yerleşik anlamlara mesafe alarak şekilleniyor ve daha sonra materyal hale geliyor. Üretiminde sürece vurgu yapan sanatçı, anlamın dolaylı olduğu çağrışıma açık çalışmalar üretme kaygısı güdüyor. Resim, yerleştirme, ses, gibi bir çok mecrada çalışıyor.

Merve Vural, çalışmalarında popüler kültür içerisindeki kadın imgesiyle ilgilenir ve beden, toplumsal kimlikler ve iktidar rolleri üzerine düşünür. Merve kendi üretimini bir öyküleme pratiği olarak tarif eder ve temellük etme, pastiş, parodi gibi yöntemlere bu öykü/anlatı kurma pratiği içerisinde sıklıkla başvurur. Kendi imgesini ve bedenini çoğunlukla bir ara yüz olarak kullanan sanatçı, bu ara yüzle farklı zamanlar, figürler ve kimlikler arasında dolaşmaktadır.

Lisans yıllarından arkadaş olan ve Mimar Sinan Üniversitesi’nde aynı atölyeyi paylaşan, resim çıkışlı iki sanatçı, bugüne kadar olan üretimlerinde devamlı olarak diyalog halinde bulunmuşlardır ve geldikleri noktada bu diyaloğun kendiliğinden kolektif bir üretim pratiğine doğru evrildiğini gözlemlemektedirler. Birbirinden farklı yaklaşımlara/üretim pratiklerine ve ortak bazı dertlere sahip olan Gizem ve Merve, bu kolektif üretim sürecinde ortaklıklarından değil farklılıklarından yola çıkarak, tam da yaklaşımlarının farklılaştığı yerden tutarak ‘yerleşme/yerleşik olma’, kalıcılık ve tutarlılık gibi kavramların altını kazımayı ve bunu yaparken aynı zamanda kendi pratiklerini ve alışık oldukları üretim yöntemlerini masaya yatırmayı ve yeni ihtimallerin peşine düşmeyi planlamaktadırlar.

Daire Açık Atölye Programı için oluşturulan bu proje, bir süredir ikilinin üzerinde çalıştığı “Dalga/Denge/Döngü” isimli araştırma odaklı bir çalışmanın ilk ayağını oluşturuyor ve “Dalganın Getirdikleri” başlığını taşıyor. Çalışma metodları, bugüne kadar DDD bağlamında biriktirdikleri tüm metin, ses, görsel ve nesneleri atölyeye getirerek bir oyun alanı kurmak ve birbirlerinin müdahale edeceği geçici yerleştirmeler oluşturarak bu yerleştirmelerin kaydını tutmak üzerine olacak. ‘Dalganın Getirdikleri’ ismiyle müsemma şekilde, birbirlerinin kaldığı yerden devam edecekleri bir araştırma süreci. Sanatçılar Daire Sanat Açık Atölye Sanatçı Programı kapsamında açık atölyeler düzenlemeyi planlıyor. Katılımcıların hayatta kalma stratejileri üzerine konuşmalar yapılacak, bir yandan da herkesin kendi dalgasını ve o dalgayla hareket etmek için kendi ‘itago’sunu tasarlayacağı bir atölye içeriği düşünüyor. 3 ayın sonundaysa, tüm bu sürecin kaydını bir yayına dönüştürmeyi hedefliyor.

 

 

İlkbahar Dönemi: Şubat – Mayıs 2022

ESİN AYKANAT AVCI: “Keşif Alanı”

‘Keşif Alanı’ adlı proje, insanın doğayla ilişkisi; sanatçının ise maddeyi keşfetmek, denemek, öğrenmek ve onunla mücadele etmek, zaman zaman da uyum sağlamaya çalışması üzerine kuruludur. Hacettepe Üniversitesi Biyokimya Bölümü Araştırma Görevlisi Ilgım Göktürk Başal’dan aldığı yardımla hücresizleştirme sürecini nasıl gerçekleştireceğini öğrenen sanatçı, 2019 yılından bu yana atölyesinde hücresizleştirme yöntemiyle ürettiği çalışmalara yoğunlaşmaktaydı.
Sanatçı programı kapsamında, her biri bir süreç olarak tasarlanan, kil ve suyu buluşturan ve bitkilere müdahalelerde bulunarak gerçekleştirdiği çalışmalarını sanatçı bu sefer, atölye süreçlerini de dahil ederek izleyiciyle paylaşıyor olacak.

 

İlkbahar Dönemi: Şubat – Mayıs 2022

Medine İrak: “Değişimin Vakâ-i Namesi”

Sanatçı program süresince Yedikule Surları ve Bostanlarını referans alan, daha önce ürettiği çalışmalara odaklı bir araştırma sürecini ilerletmeyi, geliştirmeyi amaçlamaktadır. Bu projeyle tarihi yapıların çevresiyle kurduğu ekolojik ilişkiyi araştırmayı amaçlamaktadır. İrak, Saha araştırması yöntemi ile yapacağı bu projede, taş, bitki, canlı organizmalar ile tarihi yapıların oluşturduğu ekosistemin sürdürülebilirliğini sorgulayacak. Gözlem, veri toplama, çizimler gibi pratikler yoluyla arşivleme yaparak sonucun sunuma dönüştürülmesini planlamaktadır. Kentleşmenin doğal sonuçları olarak da okunabilecek ekosistemlerin geçirdiği süreçlerin dinamik, canlı bir kayıt altına tasarlamaktadır.

Sonbahar Dönemi: Eylül-Aralık 2022

Seher Uysal: “Okuma İştahı”

Seher Uysal, An Appetite to Read / Okuma İştahı adlı projesinde, okumaktan kitap alıp biriktirmeye, koleksiyonerliğe ve hiç bitmeyen bir iştaha sahip olmakla ilgili bir serinin ilk halkasını oluşturacak. Basit bir okuma ihtiyacından öte, bazen bilinmeyen dillerde alınan kitaplara, hatta bazen bir mesleğin kendisine dönüşür okuma ihtiyacı. Projenin ilk halkası İsveç’in küçük bir köyünde kütüphanecilik yapan Magnus Grehn’e odaklanıyor.  Sanatçı, kişi özelinde, basit bir ihtiyaçtan yola çıkan, merak duygusuna aracılık eden bir objenin, nasıl bir insanın hayatının odak noktası olduğunu araştırıyor.

Meltem Sırtıkara: “Okyanusa Açılmak”

Meltem Sırtıkara, son dönem çalışmalarında doğa ile kültür nesnelerini bir ağ sistemi içinde yüzdürerek sınırları eşiğe çevirip deney alanları kurguluyor. Bu sistemde insanı çevreleyen nesneler, onun algılarından ve bilgi kategorilerinden bağımsız olarak kendi aralarında ilişkiler geliştirebilirler. Bu durum, günümüz toplumlarının hatta türümüzün devamını sağlayabilecek ortak yaşam olanaklarının araştırılmasını mümkün kılabilir. Sanatçı atölye dönemi boyunca mekanı, aralarında hazır nesnelerin de olduğu farklı malzemelerden yararlanarak ve dönüştürerek oluşturduğu örüntünün bir parçası haline getirecek. Bu bakışla,  “Okyanusa Açılmak” adlı projede sanatçı, üç ay sürecek atölye sürecinde  mekanın duvarlarını kullanarak  bir yerleştirme oluşturacak. Bu üç boyutlu yerleştirmede sanatçı, sınırları eşiğe çeviren bir özgürlük alanı açmak amacıyla, çeşitli malzemeler kullanarak okyanusa açılan bir nehir oluşturacak.